Bu blog yazma olayı meğer tam benlikmiş ya :)
Neyse geç olsun güç olmasın demiş atalarımız.
Bu yazımda sizlere çöpten bile nasıl harikalar yaratabileceğinizi göstermek istiyorum (o ne ya, yazar havasına girdim iyiden iyiye, Allah sonumu hayır getire)
Yazın canım abimin köyüne gitmiştik. Benim pek maharetli abim bu sefer de pekmez yapıyordu arka bahçeye kurduğu ocakta. Ben de orda burda çalı çirpiyle oynuyordum, bundan 1 yıl evvel bu arada..
Sonra abim seslendi, gel bak burda ne var!
Ne mi var, kışlık yakacaklar varmış!
Abimin beni işlettiğini düşünmüş olabilirsiniz ama hayır, canım bitanecik abim "gel bak burdan eminim sen harikalar yaratırsın" dedi. Her şey o cümleden sonra başladı, demek isterdim ama çok önceden başladı her şey :)
Sahi anlatmak istedim benim bu işlere nasıl merak saldığımı..
İlkokuldan sonra Anadolu lisesini kazanmış hazırlık sınıfı okumaktaydım.
Bir gün bi arkadaşım pikniğe gidelim dedi, annelerimize söyledik, hazırlıklar yapıldı, pikniğe gittik (demek isterdim ama her şey o kadar kolay olmadı, kırk nazla annemi ikna ettim, belki pikniklik pasta böreği bile hazırlamış olabilirim hatırlayamıyorum :) )
Neyse nihayet gittik pikniğe. Herkes eğleniyor.. Bense az ilerde bahçesinde odun kıran bi amcanın kırdığı bi parça kütüğü inceliyorum.. Anneme söylüyorum, ben o kütüğü istiyorum..
Annemin tabi ki ilk tepkisi pörtlemiş gözler oluyor. Ama ben istiyorum..
Bi çare annem, ezile büzüle, utana sıkıla amcaya gidiyor ve bi parça kütük istiyor. Adam önce bi torba doldurmaya kalkıyor, ben atlıyorum, hayır hayır yalnızca şu parça..
Bu satırları yazerken annemi anlıyorum sanırım, neden ben de diğer çocuklar gibi eğlenmek yerine zavallı annecimi bu pis oyunlarıma alet ediyorsam..
Neyse kütüğü aldım eve geldim balkona sakladım.
Aradan bi zaman sonra, ismi her aklıma geldiğinde yüzümde kocaman bi tebessüme sebep olan sevgili İsmet Teyzeciğimle tarlalarına gezmeye gidiyoruz.. (Tarlaya da gezmeye mi gidilirmiş demeyin, gidilir, iç anadoluda yaşıyoruz nihayetinde)
Sevgili büyüklerim sohbet muhabbet ederken ben tarladan bi demet arpa topluyorum!
Zavallı annem ne açıklama yaptı hiç hatırlamıyorum..
Neyse onu da aldım geldim balkona sakladım..
Aradan bi zaman sonra annemin eskiyen sobasını boyamak için gözü gibi baktığı gümüş rengi soba boyasını ele geçirdim.
"Ne çekmişsin be annem :)"
Sonra meşhur kütüğümü bu soba boyasıyla iice bi boyadım. Ardından (nerden arakladığımı hatırlayamadığım) bir parça suntanın üzerine yapıştırdım.
Bir avuç dolusu kabuklu cevizi itinayla ikiye ayırdım, içlerini afiyetle yedim, sonra bir ipin ucuna düğüm atarak cevizleri düğüm içerde kalcak şekilde yapıştırdım(bunu bi yerde görmüştüm), soba boyasıyla boyadım. Ardından salondaki yapma çiçeklerin bir kaçının yapraklarını annemden gizlice arakladım, onları da bi güzel boyadım.
Çok uzattım biliyorum ama fotoğrafı olmadığı için tüm detaylarına kadar anlatmak istedim.
Abimin boşalan (öyle hatırlıyorum) ayakkabı boyası kutusunu da boyadım, yine tek tek boyayıp, sonra kuruması için çamaşır teline tek tek mandalladığım ve dolayısıyla çamaşır ipini ve mandalları da boyadığım başaklarımı bu kutunun içine aranjman yaptım. Cevizleri ve yapma çiçeklerin yapraklarını da birleştirip kütüğe monte ettim. Başakları ve saksısını da :)
Ortaya tamamen gümüş rengi kütük, ceviz ve başaklar çıktı..
Bu şaheserim yıllarca salonumuzun baş köşesinde yer aldı. İsmini vermek istemediğim aslında sevdiğim bi tanıdığımız bi gün dayanamayıp sordu, bu gümüş de ne kadar güzel duruyor!
Tabi bizim izbe salonda gümüşün ne işi var :)
Onun gümüş olmadığını benim boyadığım bi kütükten ibaret olduğunu söylediğimde yüzünün aldığı ifadeyi anlatmama gerek yok sanırım.
Annem bu olaydan sonra yaptığım şeylere biraz biraz değer vermeye başlamıştı :)
Ve mutlu sonla biten bu hikayenin ardından kaldığımız yere dönecek olursak evet çalı çirpiden bahsediyorduk.
Abicimin gösterdiği çalı çirpilikten ufaklı büyüklü bi demet elde ettim.
Eve geldim.
Demetin altını üstünü düzledim.
Üzerlerine çöpe attığım bir parça pudra şifondan kıvırarak güller yaptım, marketten aldığım uyduruk silikon tabancamla ilk ve son silikon çalışmamı yaptım, gülleri çalı çirpi demetimin üzerine monteledim. Aralara çocukluktan kalma alışkanlığımla evdeki hazır çiçeklerin yapraklarından serpiştirdim :) ve ortaya bu şirin şey çıktı,
bence şirin :)
Benim meraklı kuzucuklarım..
Salonumun tam da ortasına böyle de yakışırmış..
Fotoğraftaki kabakların macerası da çokk yakındaa...
Ayyy harikasınız yaa
YanıtlaSilçok teşekkür ederim! ama insan bazı şeylerin değerini bilemiyor, koyacak yer bulamadığım için bir süre süründürdükten sonra çöpe attım yaptığım şeyi =/
YanıtlaSil